-
1 kapısı açık
озвонч. -ğıгостеприи́мный, раду́шный (о доме и т. п.) -
2 kapı
kapı Tür f; (groß) Tor n; MAR Luke f; fig (Verdienst)Quelle f, Hilfsquelle f; Möglichkeit f; Tricktrackspiel: Feld, in dem zwei Steine zusammentreffen;kapı açmak eine Tür einschlagen; (-den) ein Gespräch eröffnen (über A); etwas einleiten; einen Handel mit überzogenem Preis beginnen;kapı baca açık fig völlig ungeschützt;kapı dışarı! raus hier!;-i kapı dışarı etmek jemanden hinauswerfen, fam rausschmeißen;kapı duvar (vor) verschlossene(r) Tür (stehen);kapı dürbünü Türspion m;kapı gibi Person wie ein Schrank;kapı kapı dolaşmak von Tür zu Tür gehen;kapı karşı Tür an Tür;kapı komşusu Nachbar m, -in f nebenan;kapı mandalı Türklinke f; fig Nichtsnutz m;kapı yapmak fig den Boden bereiten; ein Haus besichtigen;kapıda unmittelbar bevorstehend;kapısı açık gastfreundlich;-in kapısını çalmak fig anklopfen bei;kapıya dayanmak fig Winter usw vor der Tür stehen; eine drohende Haltung annehmen -
3 kapı
дверь (ж)* * *1) дверь, две́рца (автомашины и т. п.)avlu kapısı — воро́та
bahçe kapısı — [садо́вая] кали́тка
döner kapı — дверь-турнике́т
oda kapısı — ко́мнатная дверь
ön kapı — пара́дный подъе́зд
kapıya vurmak — стуча́ть в дверь
2) разг. ме́сто слу́жбы / рабо́тыbir yılda dört kapı değiştirdi — в тече́ние одного́ го́да он поменя́л четы́ре ме́ста рабо́ты
yeni kapısı iyi imiş — его́ но́вое ме́сто слу́жбы, говоря́т, хоро́шее
3) прису́тственное ме́стоhükümet kapısı — прави́тельственное учрежде́ние
hükümet kapısına düşmek — а) обраща́ться в прави́тельство; б) обраща́ться к властя́м
4) до́мик ( место встречи двух фишек в игре в нарды)••kapıdan kovsan bacadan düşer — посл. выгоня́ешь че́рез дверь, а он че́рез трубу́ тут как тут
- kapıda- kış kapıda
- kapıları açık tutmak
- kapı açmak
- kapıyı açmak
- kapı almak
- kapı aralamak
- kapı aramak
- kapısını aşındırmak
- kapı baca açık
- kapıyı büyük açmak
- kapı sını çalmak
- kapıdan çevirmek
- kapıya dayanamak
- kış kapı dayandı
- daha kömür alamadık
- kapı dışarı etmek
- kapı gibi
- kapıyı göstermek
- kapının ipini çekmek
- kapı kadar
- kapıda kalmak
- anahtar bendedir
- onlar kapıda kalırlar
- kapıları kapamak
- kapı kapı aramak
- kapı kapı dolaşmak
- kapı karşı
- kapısına kilit vurnak
- kapı yapmak
- kapısını yapmak -
4 kapı
kapı s1) Tür fbirini \kapı dışarı etmek ( fam) jdn hinauswerfenaçık \kapı bırakmak sich einen Ausweg offenhalten\kapıdan dışarı/içeri zur Tür hinaus/hineinaynı \kapıya çıkmak ( fig) auf dasselbe hinauslaufen, aufs [o auf das] Gleiche hinauslaufen2) (cennet \kapısı) Pforte f3) (garaj \kapısı) Tor nt -
5 kısmet
",-ti 1. destiny, fortune, kismet. 2. chance of marriage (for a woman). K-. Perhaps./If fortune wills it. -i açık 1. favored by fortune, lucky. 2. (girl) who has many suitors. -i açılmak 1. to have a lucky break and begin to make money. 2. (for a girl) to receive a marriage proposal. -i ayağına (kadar) gelmek for fortune to come knocking at one´s door; to have an unexpected stroke of luck. -ini ayağıyla tepmek to ignore a chance that comes one´s way. -ini bağlamak /ın/ to use sorcery to prevent (a girl´s) marrying. -i bağlanmak (for a girl) not to receive proposals of marriage. -i çıkmak (for a girl) to receive a marriage proposal. - kapısı the source of one´s livelihood. -i kıt short on luck or success. -ine mâni olmak /ın/ to prevent (someone) from marrying or making money. -inde ne varsa kaşığında o çıkar. proverb No matter how hard a person tries he will get only what he is destined to have. - olmak 1. to be possible, be in the cards. 2. /a/ to be allotted (someone) by fate."
См. также в других словарях:
kapısı açık — sf., ğı Her isteyeni konuk eden (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı — is. 1) Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı 2) Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. S. F. Abasıyanık 3) Tavla oyununda iki pul üst üste… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MAZİF — Herkese sofrası açık olan ev. Kapısı açık, misafir sever ev. Misafirperver olan hâne … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
RÜYA — (Rü ya) Uykuda görülen misalî âlem. Düş.(Hayalâtlara karşı kapısı açık olan rüyaları tahkikî bir surette mevzubahs etmek, tahkik mesleğine tam uygun gelmediğinden; o cüz î hâdise i nevmiye münasebetiyle, mevtin küçük bir kardeşi olan nevme ait… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Faruk Bilici — Faruk Bilici, né en 1948, est un historien français et turc, spécialiste de l histoire ottomane et de la Turquie contemporaine. Sommaire 1 Biographie 2 Parcours 3 Publications 3.1 … Wikipédia en Français
ağa — is. 1) Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse Bu köyün ağası ben miyim, o mu... T. Buğra 2) Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan Mehmet ağa. Hüseyin ağa. 3) Büyük kardeş, ağabey Köye varınca ağamdan parasını… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz atmak — kısa bir süre, fazla dikkat etmeden bakıvermek İhtiyar kadın ara sıra memurun açık kapısı önünden geçerken içeriye bir göz atıyor... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük